From: .............................................
To: bedrisimsek@hotmail.com
Subject: Tehlikeli Düşünceler
Date: Tue, 26 Oct 2010 18:42:06 +0300
Merhaba.
Bu e-mail'in , konu olarak belirlediğim Tehlikeli Düşünceler kitabının yazarına ulaşacağını zannediyorum. Ve umarım bu zannımda yanılmıyorumdur.
Öncelikle , kısa ve öz bir biçimde kendimden bahsettikten sonra , esas mevzuya geleceğim. Herhangi bir yalan söylemeden anlatacağım kişisel öyküm olarak sayılabilecek ve hayatımdaki önemli gördüğüm dönüm noktalarını.
18 yaşındayım. Lisenin ilk yılında , sınıfta kaldım ; devamsızlık sebebiyle. Bu yüzden de şuan 12. sınıf / lise sona gidiyorum. Sistemi seviyor olmasam da , ona karşı çıkmak için ekonomik özgürlüğümü elde etmem gerektiğini biliyorum. Ekonomik özgürlük demişken , belirleme şansım olmadığı için cinsiyetimi yazmamışım , bir yanlış anlaşılmamaya yer vermemek için bi erkek olduğumu belirtmeliyim. Sizin , kadın okuyuculardan gelecek olumlu tepkiler istemediğinizin farkına vardım , Tehlikeli Düşünceler kitabınızın önsözünü , yine kitabınızla ilgili bir sitede.
Herneyse , konumuza dönecek olursak , ben 3-4 yıldan fazladır , tanrı inancı taşımaıyorum. Ama sakın sanmayın ki , ateizmin veya tanrıyla ilgili teizm haricindeki felsefi düşüncelerin çekiciliğinden ötürü ateistim. Kuran alıp okuduğumda , henüz ateizm diye bir kavramın varlığından haberdar olmadan önce , bir tanrının varsa dahi , o tanrının islamın tanrısı olmadığı fikriyle başlamıştı bu yol benim için.
Fazla uzuyor gibi yazı bu arada , sonuç olarak artık tanrıya inanıyor değilim.
Ancak şunu da söylemeliyim ki , Kaynak Yayınları'nın yeri ve önemini biliyorum. Adınızı daha önce duymamıştım ama , şöyle internet üzerinden minik bir araştırma yaptığımda , Turan Dursun , İlhan Arsel gibi , islamın mantıksızlığının ve diğer sorunlarının farkına varmış yazarların yayınevi olan Kaynak Yayınevi'nden çıkmış bir kaç kitabınız olduğunu gördüm. Sahte Peygamber'in Vaaz Kitabı ve Bir Tanrıtanımazla Din Adamının Tartışması ismine sahip olanları , dikkatimi en çok çekenlerdi doğal olarak. Çünkü bu ülkedeki gerçek aydınların kendilerini açıkça ifade ettiklerinde başlarına gelenler belliydi. Ve her ne kadar pek çok ateist , deist vs. olmasına rağmen , bunların büyük çoğunluğunun kendini gizlediğini düşünürdüm , ki hala öyle düşünüyorum.
Sonuç olarak (her ne kadar bu kelime grubu buraya yakışmadıysa da sadede gelmek ve sizi fazla bunaltmamak istiyorum) , sizin de bir ateist olduğunuz sanısındayım. Sebebi , dediğmi gibi Kaynak Yayınları ile çalışmanız , kitaplarınızın adları ve konuları. Dindar biri , o konularda yazmaz , ki tanrısızların medyada görülmesini istemez, aksine bundan nefret ederler.
Ancak bu sanıya rağmen , Tehlikeli Düşünceler'in önsözünde bir çok farklı yerde tanrıdan , onun yaratıcılığından bahsetmişsiniz. Ve insanlara , sevdiği şeyleri göstermeyi ve sevmediklerini göstermemeyi (yazmamayı) kötü sıfatlarla nitelendirdiğiniz halde , sizin de böyle davranmış olabileceğiniz saçma kaçar. Ama sözünü ettiğim kitapları da yazamaz , dindar olan biri , tanrıya inanan biri..
Niye bu kadar takıntılı olduğum konusunda bir fikrim de yok aslında. Kitabınızı almak için size bir e mail atıyorum , bir şart koşarak , eğer dindar değilseniz..
Ne büyük bir saçmalık. Tanrıdan bahsetmişsiniz. Belki de deistsiniz.. Ateist olmanız şart değil ki sizi okumam için. O üç yalancı dinden birine inanmayışınız (aslında akıl ve mantık karşıtı şeylere inanmayışınız) yeterli olurdu..
Herneyse.. Bu kadar büyük saçmalamış olduğum gerçeğini , değiştiren birşey olabilir mi bilmiyorum..
Ama egoist biri olarak (egoist olmamın gerçekçi ve nesnel sebepleri var) bu kendine güveniniz de dikkatimi çekti..
Ve sorumu (müslüman olup olmayışınız) yanıtlamasanız da sizi haksız bulmam. Ve yine de kitabınızı satın alamasam dahi okurum. Eğer bir kütüphane , onu alıp rafına yerleştirirse..
From: bedrisimsek@hotmail.com
To: ...................................
Subject: RE: Tehlikeli Düşünceler
Date: Fri, 5 Nov 2010 10:33:35 +0200
Merhaba,
Geç yanıtım için özür diliyorum. Size ayaküstü yazmak istemediğim için şimdi yazıyorum.
Öncelikle şunu bilin ki, ben de sizin yaşınızda sizin gibi düşünüyor, sizin gibi hissediyordum. Ama bu kadar sağlıklı değerlendirme yapamıyordum. O zamanlar pek çok hatalarım oldu; bugün kendime duyduğumu söylediğiniz güven belki bundandır. Ne var ki insanın kendine güvenmesinin bedeli de hakarete uğramasıdır. Bu yüzden pek fazla hakarete uğramış biri olarak bana hiç de saçmalıyorsunuz gibi gelmiyor. Aksine düşünce tarzınız bende takdir uyandırdı. Yalnız mesajınızda düzeltmem gereken bir kaç husus var.
Sizin , kadın okuyuculardan gelecek olumlu tepkiler istemediğinizin farkına vardım diyorsunuz. Bu kanaati nereden edindiniz bilmiyorum? Ben sadece yazdıkları sebebiyle sevilecek biri olmadığımı söyledim. Elbette benim kitaplarım kütüphanelere konulacak tarzda akıllı uslu kitaplardan değil. Bir yazar üslubunun güzel olmasına çalışarak bu durumu bir avantaja dönüştürebilir pekala.
Felsefenin telkini nedeniyle değil, sırf kuranı okuduğunuz için ateist olduğunuzu anlıyorum. Beni de o yaşta değiştiren bu olmuştu. Kuranı okumadan önce dindar biriydim; ama kuranı okumak beni yoldan çıkardı, dinsiz yaptı. O halde neden yazılarımda tanrı yer alıyor diye soruyorsunuz? Çünkü tanrı, edebiyatçıların vazgeçemeyeceği bir edebi figürdür. Ben şeytandan, meleklerden de söz ediyorum. Bunlar eserlerimde sadece birer imgedir, o kadar.
Her ne kadar pek çok ateist , deist vs. olmasına rağmen , bunların büyük çoğunluğunun kendini gizlediğini düşünürdüm , ki hala öyle düşünüyorum diye yazmışsınız. Ben onların korktukları için değil, kendilerini nasıl ifade edeceklerini bilemedikleri için sustukları kanaatindeyim. Bence insanın başkalarına ifade edemeyeceği bir fikri asla olmamalıdır. Eğer varsa bu onun yanlış telkinlerin bir kurbanı olduğunu düşündürür. O zaman kişi fikrini bir suçu gizler gibi gizler. O fikir doğru bile olsa..
Aramızdaki yaş farkına dayanarak size şunları yazmamdan dolayı belki beni bağışlarsınız.
Bir insanın dindar olmasında sorun yoktur; asıl sorun onun düşüncelerinin bir başka insanın düşüncelerine tıpatıp benzemesidir. Neden? Çünkü bir yerde kafalar birbirine ne kadar benzerse, orada o kadar tahakküm olur da ondan. Bu fikirsizliğin de ta kendisidir aslında. İki ateistin aynı şekilde düşünmesi bundan farklı değildir. Sonunda biri diğerini yönlendirmeye, fikirleri üzerinde söz sahibi olmaya çalışır. Aynı şart koşmakla sizin bana yapmak istediğiniz gibi. Ateizme bir din gibi bağlanmayın. Bir dinden çıkıp, diğerine sapmayın. Tanrıya inanmak dünyanın sonu değildir. Dinin insanları birbirine benzetmesi dünyanın sonudur. Ben inanmıyorum. Ama herkesten benim gibi düşünmesini de beklemiyorum. Onlar da beni düşüncelerimde rahat bırakmalılar. O halde fikirlerimiz başkalarınınkine benzemiyor diye bir sıkıntı duymaya veya bizim gibi düşünmüyorlar diye başkalarından nefret etmeye hiç hakkımız yok.
Fikir ayrılığı her zaman olacaktır. Öyleyse insanları yanlış olduğuna inandığımız düşüncelerinden dolayı bağışlamak zorundayız. Ve inanın bu onları yanlış eylemlerinden dolayı bağışlamaktan daha kolaydır. Kaldı ki, onlar yanlış yola hep başkalarının düşünceleri sebebiyle sapmıştır. Kendi düşünceleri yüzünden değil. Her suçun sebebi, aslında başkasıdır.
Eğer müslüman olsaydım sizden işte bu hususları dikkate almanızı talep eder, doğruyu sadece kendinize ayırmanız sebebiyle sizi peşin hükümlü olmakla suçlardım. Bunu yaptığım için de haklı olurdum.
En iyi dileklerimle
Bedrettin Şimşek
facebook sayfası için tıklayın:
http://www.facebook.com/pages/Bedrettin-Şimşek/157394004407288
|
